Yağmur doluyordu bir kez daha
üstünde gökyüzünün tüm çıplaklığını görenlere,bir el, bir çift el
Uzanıyordu gökyüzü ile başının
arasına-bir el, el olabilir mi kalpte- el uzanıyordu karanlıktan, üşüşen
Tüm damlaları tutmak için,
değmesin alnına Karaların musibeti, değmesin kalbine, lekelenmesin,
Yüzü, alnı tüm şiddetine rağmen,
çekti elleri gönülsüz tavrılar ile aldı karanlığı içine karanlık, bir
Gündönümünden pasların silindiği
yüz ifadelerine dönüyordu, arttırdıkça yağmur kasveti, dargınlığı,
Şiddetini bir el uzanıp uzanıp
duruyordu işte, tutmak için damlaları her seferinde, nefretle yüzüne
Vurulan haykırış bir kez daha
elleri düşürdü gücünden, yavaş yavaş artıyordu yağmurun şiddeti
Her damlacık gökyüzünden inerken
bir daha büyüyor, zihnin sınırlarını zorlayarak patlıyordu, alnında.
Alnından akıp yüreğine,
katılaştırıyordu kalbini. Bir topoğrafyayı böler gibi ayırıyordu içinden
Yaşantısını. Tanıyordu bu
damlaları ellerini uzatan, her defasında gökyüzüne isyan ediyordu, her
Damla için. Oysa ne suçu vardı ki
gökyüzünün insan kendi kaderine damga vururken
Kendini sürekli olduğu halinin en
mükemmelinde olmadığına nasıl ikna edersin ki insanı
Bir sesle irkildiler, yağmur
yağmamaya her şey normalinde seyretmeye gider gibiydi, bir şeyler
Durdurmuştu yağmuru, bir
sessizlik çöktü ki hayret eder insan karanlığın işine
Elini uzatan korkunç bir damlanın
patladığını hissetti gözlerinde bu karanlık damlaların
Sonuncusuydu. Elini uzatmanın
yağmura karşı birlikte dövüşmek suç ilan edilmişti karanlık tarafından
Gökyüzü çehresini çevirmiş güneşi
silmişti çoktan, şimdi nefret edilesi ellere dönüşmüştü
Ellerin uzandığı tarafta duran
başa, yüreğe, gözlere… Hâlbuki nasıl da her yapılan, insanın kalbinde yer
Eden, bir mecraya akan nehirler
gibi sularla dolardı, hissizleştirilmeden tüm davranışlar. Kalbinin
topoğrafyasına yayılmasına izin
verdi işte, karanlığı davet etti içine bulabilmek için aydınlığı. Karanlığın
Bir şey istemeyeceğinden emindi.
Karanlığı da alt ederdi emindi bundan. Başlattı yağmurları yeniden,
Her damlayı olduğu yerden
Kalkarak karşıladı. Çekti tüm karanlık, büyüyen, tüm vücuduna patladıkça
Ruhunu kirleten damlaları nefret
dolu bir sevgisizlikle kırdı başının üstünde onu duran elleri, karanlık
Damlalara kızıl karıştı, pollyanna
renginde aktı içine karanlığa gömülenin. Rahatlamıştı işte kırmıştı,
Bedenen ve ruhen ona Uzanan
elleri. İstediğini yapmak, her şeyi dağıtmaksa dağıtmıştı işte. Dağılsındı
Zaten. Olmadığı yerden uzaklaşıp
gitti öylece. Elleri, kırık olan kanlar içinde bakıp duruyordu sadece.
Kırılan ellerine ya da akan kana değil, ruhunu karanlığa teslim edip şimdilik memnun olana.
İki kuş, Başından beri bir yaprağın altına tünemiş bir yandan karanlıktan sakınıyor, bir yandan
olanları İzliyordu.
Kendi aralarında tartıştılar konuyu. Karanlığı
içine aldı işte, dedi biri. Diğeri, güç zehirlenmesi kendini
Üstün görür herkesten, dedi.
Yaşananlar karanlığı içine çekenin istekleri değil miydi, dedi biri. Önemli
Olan kimin ne yaptığı değil,
karanlığı kalbinden zamanla atar da vicdanı ve ruhunu nasıl temizleyecek
Karanlığı içine davet eden, dedi
öbürü. Temizlemeyecek temizlendiğini sanıp yaşayacak, dedi birisi.
Öbürü ise; keşke kendinden
gizleyebilecek olsa, dedi. Hava düzeldi karalık çekildi sokaklardan şimdi
Tüm kentte tek bir karanlık vardı
sokaklarda yüzü ışıl ışıl vicdanı ve ruhu karanlığa gömülü biri.
Yorumlar
Yorum Gönder