AH MORTY!









 Morty…

     Bu Morty Rick and Morty’deki Morty değil elbette. Benim kedim Morty… İlginç tuhaf halleri var Morty’nin. Sürekli bir muhattap olma, kendini açıklamaya girişmeden bana karşı laf atma filan.

Hayvanlar konuşmaz demeyin. Her şekilde kendilerini ifade ediyorlar. Buna dair o kadar çok örneğim var ki…

           Evde dişi bir kedi var, Juliet. Morty onu hamile bıraktı ve umurunda değil, Lilith’in peşinde koşmaya başladı. 

“ Ne yapıyorsun oğlum ayıp falan diyorum.” Kanepede boylu boyunca uzanarak bana bakıyor;

“ Ah sizin şu tuhaf toplumsal kurallarınız yok mu? Lilith’te istiyor bunu göremeyecek kadar aptal mısın?” diyor.

           Anında yapıştırıyorum cevabı: “ Evet yüzündeki yaralardan belli çok istediği!” diye. Yeşil gözlerini kısıp kaldırıp sağ arka bacağını kendini temizlemeye başlıyor. Ses seda yok. Bende gülüyorum ona. Tekrar bakışını atıp konuşmaya başlıyor.

Biz yaralara falan takılmıyoruz. Her canlının yalnız kalmak istediği zamanlar vardır. Bunu karşı cinse anlatamayabiliriz. Ben de Lilith’in öyle bir anına denk geldim. Mesele tam olarak bu. Ayrıca gece ona bir şey yapmayayım diye odana aldın ya. Hatırla ne olduğunu bütün gece bağıra çağıra beni istedi. Bunu komşular bile duydu.

        Sinirlendim. Onlar yüzünden uyuyamamıştım. Sinirlendiğimi görünce kanepeden atlayıp kıvırta kıvırta yürümeye başladı. Sohbet bitmedi nereye gidiyorsun dedim.

Bizim de ihtiyaçlarımız var.” deyip gitti. Bıraktım uğraşmadım.

           Bir de akşam eve geldiğimde demin yapılanları yapan o değilmiş gibi, yanaşmalar, sürtünmeler, dünyanın en iyisi benmişim gibi davranmalar. Sebebi mi çok açık, acıkmış. Bir gün yüzüne dik dik bakarak söyledim bunları; samimiyetsizsin dedim. Bıraktı sürtünmeyi, kuyruğunu hızlı hızlı sallayarak;

Sensin samimiyetsiz, sabahtan akşama kadar manzara izlemek, Lilith peşinde koşmak, Juliet’e destek olmak, yemek kabının oraya kadar yürümek, kendini temizledikten sonra susayıp bir daha bir daha su içmek, su içmekten güç kaybedip yemek yemeye geldiğinde yemek bulamamak ne demek bilir misin sen. Nereden bileceksin sipariş eder, hemen yersin. Ayağına kadar getirirler. Ama ben mama kabına kadar yürümek zorundayım. Üstelik mama kabı sadece bana ait değil, gelen giden içinden yiyor. Bu hiç adil değil.”

         “Adil mi? gerçekten bunu sen mi söylüyorsun. Kocaman evde iki sevgiliyle yaşıyorsun, kira, fatura çalışma derdi yok. Bütün bunları ben yapıyorum ve hiç adil değil. Yan gelip yatıyorsun.” Dedim. Demez olaydım. Öfke ile hırladı ve masanın üzerinde duran pizza kutusunu çekip alacakmışçasına patilerini önüme koydu;

“ Yaratılışını sorguluyorsan kaynak ben değilim. Bunu beni sokmadığın çalışma odandaki kitaplıkta duran, tozlu işe yaramayan kitaplardan öğren. Hani insanlık tarihi diye kitabın var ya ona bak işte.” Dedi.

          Afallamıştım. Donarak bunları düşünmeye başladım. Çok iyi bir gözlem yapmıştı. Tüm bunları düşündükten sonra ona döndüm. Elbette yerinde yoktu. Tüm pizzayı masanın altına çekmiş sevgilileri ile yiyordu. Çok öfkelendim. “O, benim yemeğim Morty, ben senin mamanı yiyor muyum?” dedim.

Yiyebilirsin benim için problem yok. Hayat paylaştıkça güzeldir.” Dedi.

“Reklam sloganı değil miydi bu ?” dedim

Arada televizyondan gelen şeyler aklımızda kalıyor bunlara çok takılma.” Dedi.

             İyi bundan sonra televizyon sesleri ile sohbet et. Senle bağım falan yok, zaten ne işe yarıyorsun ki!” dedim. Dizi izlemeye başladım aradan bir saat falan geçti. Tam konuya dalmış kendi kaptırmışken önce kanepeye sonra ayaklarıma en son göğsüme kadar çıktı, iyice kuruldu ve sanki annesiymişim gibi emiklemeye başladı. Güldüm. Masaj yaptım. İyice sevdim. Çok hoşuma gitmişti.

Ya sen nasıl bir şeysin gel öpücemdedim.

        Hızlıca aşağı attı kendini, kuyruğunu sallaya sallaya gitti. Sevgililerinin yanına uzandı. Oradan seslendi.

Ne zaman sevileceğime ve ne zaman öpüleceğime ben karar veririm. Hadi iyi geceler” dedi. Uyudu.

Daha neler anlatabilirim sizlere ama bu kadar rezillik yeter.  

KEREM ÇİÇEK
















Yorumlar