KENDİMLE OTURURKEN…

    Oturdum.  Söyleyeceklerimi müsveddelere dizdim. Bu kadardı yazacaklarım. Galiba söylemiştim söyleyeceğimi. Uzun bir zaman sonra işsiz kaldım. Kendimle kaldım. Şimdi ne yapacaktım, nereye gidecektim.



       İnsan kendiyle kalınca kendine sararmış. Bende kendime sardım. Uzun bir aradan sonra ilk defa korkmadım kendimden. Matematik hesabı yapmadan baktım hayatıma. Öyle koşmuşum ki düşünmemişim yaşattıklarımı. İşte şimdi buradayım. Nasıl veririm tüm bunların hesabını kendime.

         Tabi ki yapabildiğin en iyi yolu denedim ve yazmaya başladım. Müsveddemde birbirini takip eden kelimeler şöyle sıralandı…

 

Merhaba,

       İlk defa sana yazıyorum. Sen bir amaç için koşuyordun. Tüm insanların aksine hedefine çok yaklaştın. Tek yapman gereken elindekileri düzenleyip vermek birilerine, gerisi herkesin kendi hayatını göreceği bir hikâyeden ibaret olacak. Hayır, ürkme bundan. Hayatını verdiğin bu müsveddeler seni daim kılacak. İnsan, hikâyenin içindeki kahraman olmayalı çok zaman geçti dünyadan. Yazarlar gerçek bir kahramanın hikayesini yazmayalı yıllar oldu. Tabi, anlaşalım sen bir kahraman değilsin. Belki bahsedile gelse bir asır sonra yapıp ettiklerinden, o zaman yüzünü güneşe çevir gülümse derdim. Asırlar sonra da sen olmayacaksın büyük ihtimalle. Moral bozmak gibi olmasın ama; elbette ki sen bilerek bulaştın bu işe. 

      Kırıp döktüklerine gelecek olursak; hiçbiri hakketmedi yaptıklarını. Sen mi? Sen hakkını olmadığın bir yerde aramak için çıktın bu yola, kendine ne yapsan hakkındır. Çevrendekilerse hala varlar, yaşıyorlar. Aslında sen, kendini sildin. Sana verilen isimle çağrılmaktan vazgeçtin. Misal biri seslenmek istese sana ne diyecek şimdi? Veyahut bir tanıdık görse seni – ki tanımaz bu halini- seslense isminle, dönüp bakar mısın ki? Bu arada adın neydi?

      Tamam, haklısın deşmek yok geçmişi. Geçmiş insanın sırtında bir kambur veyahut önünde bir yoldur. Sen yolu seçtin. Kabulümüzdür. Işıklardan uzak durup camekanların önünü seçtin. Karanlık sokaklarda yürümek senin için düşünmenin bir parçası oldu, odaklandık. Her verdiğin karar için yüzleşmek elbette hakkın. Yüzleşenler ki dönüp tamir eder kopan zincirleri; senin elinde zincirin bir dişi bile kalmadı ki!

       İyi tarafından da bak, dünyaya karşı tek sorumluluğun kendine karşı galibiyetin. Sürekli bunları yazmana neden olan; garip istemsiz dürtülerin. Hemen şimdi kurtulduğun anda düzeliverir, özgürleşirsin. Yeryüzünde tek başına yaşayan unvanıyla da sevinir, ziyafet düzenlersin. Tamam senden başka kimse gelmez ama çok da masraf etmezsin.

     Durup dalmana kendini kendine çekiştirmene gerek yok. Kendiyle problemi olan yine sensin. Bu durumdan kurtulmak istiyorsan da feda edeceğin uğruna ter döktüğün kalemin. Bıraktığın an dolanmaya başlayacaktır kafanda sesin ki  somutlaştırmadıkça gerçeği unutur gidersin. İşte o zaman rahat olacak olan da yine sensin.

 

       Bıraktım kalemi. Gerçekten de dediğim gibi oldu. Yazmak istediklerim dönüp durdu kafamda. Sıkıştırıp kâğıtları cebime yokuş aşağı inmeye başladım. Sokakta ışıklar, pencerede gülücükler, evlerine giren sevgililer, taşısın diye babasına ağlayan bir çocuk ve ona gülen annesi. Kaldırımlarda çöpler, önüm uzun yol, gidecek yerim yok. Birden döndü kafamda yine tartışmalar. Ben bunca ay nasıl yaşadım, düşüncesini derine itekleyip yürüdüm.

      Işıkların yanmadığı sokağa girerken kendimi izledim. Biraz değişmişim. Garipleşmiş miyim ne? Şimdi kendini karanlığa teslim eden ben miyim?


 KARANLIKTA KAYBOLURKEN ÇALAN ŞARKI İÇİN TIKLA



                                                                                                                                 KEREM ÇİÇEK


Yorumlar