AHMET ABİ İLE BİR GARİP SOHBET… ( DYLG-1)



 ( Bir rakı sofrası ve uzun süren bir sessizlikten sonra…)

 

Ahmet abi: Ben gülmek için bekliyorum. Saatlerce oltaya takılacak balığı bekliyorum. Balık yakalandı mı kana kana gülüyorum. Sonra oltayı atıp bir daha bekliyorum. Ama en çok da geceleri bolca rakı içip yakıp cıgaramı güneşin doğuşunu bekliyorum. Güneş doğdu mu da sürekli beklediği anın gelişiyle rahatlayan, artık hiçbir şeyi dert etmeyen insan misali yatağıma girip uyuyorum.  Sen neyi bekliyorsun?

Süleyman: Her şeyi bekliyoruz.

Ahmet abi _ O kadını mı?

Süleyman: Hayır. Yani evet ama her şeyi be Ahmet abi.  (Sigarayı gösterir) Sigaranın sönmesini bekliyoruz misal. Sonra tekrar yakıp bitişini bekliyoruz. Bilmem ki mesela hep seçimleri bekliyoruz. Değişimi bekliyoruz lakin yine o şiirdeki kelebeğe gidiyor aklımız.

Ahmet abi: hangi şiire?

Süleyman: elli kelebek toplandı/ yirmi altı kelebek uçmayalım dedi/ uçalım dedi yirmi dört kelebek/ elli kelebek / yirmi dört saatlik ömründe/  bir kez kanat çırpmadı. Çoğunluk şiirin adı.

Ahmet abi: Bir kelebek ha!

Süleyman: İşte bizde öyleyiz Ahmet abi. Biçilmiş bir ömürde bir kez yaşamak için bekliyoruz. (acı acı güler) âşık olmayı bekliyoruz misal. Gerçekten sevebilmeyi bekliyoruz. Bir gündönümünde bizden bağımsız işlerle uğraşıp onları çözmeye çalışıyoruz. Hep tarihleri bekliyoruz. Bilmem ki neden bekliyoruz. İş görüşmesi tarihini, maaş tarihini, borç tarihini, fatura tarihlerini, kira tarihlerini… Tüm bunlarla birlikte evet bir kadının yanımıza gelişini bekliyoruz. Tarihleri bekledikçe zaman akıp gidiyor. Beklediğimizin farkına varınca da yeni tarihleri beklemeye devam ediyoruz. 

Ahmet abi_  Senin demenle biz ölümü de bekliyoruz ha!

Süleyman:  Tarihini bilsek; onu da bekleyecek gibiyiz. Düşünsene biz her gün büyük bir kalabalık şeklinde dolmuş bekliyoruz. Sıkış tıkış bir yere yetişmeyi bekliyoruz. İndiğimiz yerde gidiş amacımızın oluşunu sonra da getirilerini bekliyoruz. Demem o ki Ahmet abi. Biz bekleyerekten zamanın içerisinde akışı değil, süzülmeyi de değil duraksamaları yaşıyoruz. Hep bir sonraki zaman dilimine koşup duruyoruz.

Ahmet abi: Belki gitmek gerekir, bu monotonluğu kırmak gerekir ha ne diyorsun.

Süleyman: Nereye gider ki bir insan?

Ahmet abi: Kendinden olana, kendi olacağı yere

Süleyman:  “Gitmenin bir ağrısı vardır”

Ahmet abi: “ Nereye olursa olsun hüzünle karışık bir ağrısı” demiş şair

Süleyman: Ben, onu bile bekliyorum Ahmet abi. Ben gitmeyi bekliyorum. Nereye gideceğimi bilmeden, nasılına bakmadan gitmeyi bekliyorum. Bu kurgulu ama kuralsız hayat içerisinde nereye düşeceğimi bilmeden şu sandalyeden kalkmayı bekliyorum. ( biraz zaman geçer) Bir insan kendinden olana nasıl gider Ahmet abi?

Ahmet abi: (denizi gösterir bir vapur durmaktadır.) İşte buradan gider. Bak ötüyor vapurun düdüğü… Kapı orada, sandalyeden kalk denize doğru yürü. Bak ötüyor vapurun düdüğü…


YAZIDAN SONRA İYİ GİDECEK MÜZİK İÇİN TIKLA

 

KEREM ÇİÇEK


Yorumlar