DUVAR- DAĞ –KEDİ-SORUNLAR


 

 

 Bir sıkışmışlığın hikâyesi olabilirdi bu.

       Sorular mı sormak gerekli ya da artık cevap olmak mı? İşte bu kadar kararsız başlayabilir bir hikaye; eksik, yitik. Belki de uyduruk bir benzetmenin hikâyesine dönüştürebiliriz hep beraber.

       Çünkü bir yerlerde hapsolmak yaşam boyunca devam eden bir örüntü değildir.  Kimseler boşlukta yaşamaz. Önde oturanın fikri elbet bu;  benim değil. 

      Siz mi sordunuz sıkışmışlığın hikayesini? Evet, gerçekten nasıl başlar… Mesela… Evet, güzel başlangıç…

Mesela;

        Dört duvarla çevrili odaya bir kedi koysanız. İçeride sizle kedi kalsanız yalnız başınıza.

Ne olurdu?

   Hatta kediyi köşeye iyice sıkıştırsanız. İçinizden bir dürtü de saldırmak isteseniz kediye. Ben anlarım, sizin ruh haliniz öyle.

Peki, kedi ne yapar?

 Mesela;

 Tekmeleseniz, elinizdeki herhangi bir cisim ile kediye vurmayı düşünseniz ve bunu  yapmak  için hiçbir engel olmadığını varsaysanız.

-Ki yapabilirsiniz çünkü ruh haliniz bu yönde.-

     Kedi, inanın sizden daha atak davranıp kabartıp tüylerini, gözlerini kısarak,  saldırıya geçecektir. sırf kendini savunmak adına. Kaybeden kim olur bilmem ama benim merak ettiğim;

      O duvarlar çözemediğiniz sorunlarınız olsa ve her iki sorunun köşesinde sıkışmış olsanız siz ne yapardınız?

Sizi bilmem, bense neyi, nasıl yapacağımı bilmediğim için size soruyorum.

Bakıyorum da yazık ki bir cevabınız yok. Yine kendim çıkarım yapmak zorundayım.

        Belki de o kedi gibi düşünmeli veyahut onun gibi hissetmeliyim. Hayvani içgüdülerimle. İşte yeniden karıştı.

Gerçekten hayvanlardan bizi ayıran sadece düşünce mi? Yani biz mi onlar gibi düşünemiyoruz yoksa onlar mı hayvan değil?

Siz mi cevap verdiniz?

Peki ya siz; sağ köşede oturan arkadaşım, önünüzdeki arkadaş ne diyor ya da solunuzdaki.

 Acaba kendimi mi dinlemeliyim?

      O zaman karşımda dizilip sorularıma cevap olamayan sizleri neden varsınız?  Elbet kendi başıma düşünebilirdim.

        O halde baştan almalıyım. Merak etmeyin size sorma niyetinde değilim. Şimdi kendime soruyorum. Kedinin yerinde ben olsam ki o haldeyim. Nasıl bir tavır alırdım?

   Üstelik saldıran sadece karşımdaki yaratık değil, şimdi duvarlar da birbirine kavuşmak için can atıyor, tıpkı iki dağın bir vadide buluşup yolumuzu kapatması gibi. Hızlı düşünmeliyim henüz vadi açık. Hem küçük bir patika da yeter de bana.

dağlar kavuşunca yeryüzünde düzlük kalır mı?- 

İşte bunu bilmiyorum. Tahmin ettiğim gibi cevap yok sizde. Daha da hızlı düşünmeliyim. 

     Hayır, şimdi çalan ezginin ritmi gayet yavaş, ağır aksak, bu seyir de vadiyi geçmem olanaksız.

Ah! Evet, haklısınız.

     Ayakta duran arkadaşın fikri mi bu? Ezginin temposu gerisinde yarattığı depremin seyrini taşımaz. Bazen bir nota, uzun vadileri resmedebilir kendi depremlerinde.

Yoksa cevap bu mu?

   - Depremlerin yarattığı altüst oluşla mı sorunlar çözülür? -

     Tabi ki hiçbir sorun çözümsüz değildir. Bu hikâye sıkılganlığın hikâyesi  olsa da, kendi adını değiştirebilir mi sözcükler?

Gerçekten buna inanıyor musunuz?

         Ama biliyor musunuz ben kedinin yerinde olsam saldırırdım. Hem de öyle bir saldırırdım ki tüm duvarlar klişeleşmiş bir dizenin kafiyesinde yaşatırdı kendini.

        Aptalım.

    Galiba ben aptalım. Normal de değilim hani. Kanatları olup da uçmak yerine tellere, ağaçlara, evlerin damlarına, bir tekneye konan kuşlar kadar aptal. Hâlbuki gökyüzünden izleyebilirlerdi, tüm resmi birden görebilirlerdi süzülerek.

Peki ya kedi?  

    Köşede kalmak yerine dört duvar arasından çıkıp kurtulabilir miydi? Sizce de mantıklı değil mi?

      Evet diyen, sağ köşede oturan arkadaş mı? Saçmaladığının farkında olan da, ön tarafta yerde oturan yaşlı bilge mi?

Ne kadar da sevimlisiniz!

      Ancak anlamadığım bir şey var, biz buraya niçin toplandık ve elindeki bira şişesi ile başını camdan aşağı sarkıtan kim?

 Evet, tabi ki koro halinde cevap vereceksiniz çünkü tek bildiğiniz kim olmadığınız.

 Evet, başını camdan aşağı sarkıtan benim… Elimdeki bira da sizsiniz herhalde...

Tabi ki öyle, bakın biri onayladı bile…


camdan aşağı bakanım dinlediği müzik

 

KEREM ÇİÇEK


Yorumlar