KARAR…






          Karar vermek o kadar zor ki! Her şey de her yerde. Tabi, günlük hayatta o kadar hızlı kararlar verip yol alıyoruz ki farkında bile değiliz. Hâlbuki john LENON “Hayat, siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir.” der. 

Tam bu nokta da hayat mı bizi şekillendiriyor biz mi onu şekillendiriyoruz tartışması ortaya çıkıyor.

        Bir karar vermek o kadar zor ve hayata yansıyan bir durum ki. Anlatabilmek zor. Şöyle düşünelim, bir sabah tam da çıkmanız gereken saatten bir dakika önce çıktınız, bu sizi mutlu etse de bir yerlere yetişme koşuşturmanız sizi acele ettiriyor.  Tam da bu anda hiç hesapta olmayan biri ile karşılaşıyorsunuz, dolmuş size çarpıyor, kaza yapıyorsunuz, ayağınız burkuluyor vb. diye bir sürü ihtimal var.

           Bu noktada kim olduğumuza karar vermek de küçük kararların bir sonucu oluyor aslında. Yaptığımız her eylem, yarattığımız her an bizimle birlikte geleceği örüyor. Teorik olarak ne kadar bunun farkında olsak da, pratikte atlıyoruz hayatı. 

Ne olmak istiyoruz sayın insanlar? 

           Yaptığımız planlar programlar hayatımızın nereye gittiğine dair bir çizelge veriyor mu bizlere? Ara da sapıtıp başka dünyalara kendimizi atıp soğumuyor muyuz? Ki biz buna kafamızı boşalttık, eğlendik diyoruz.

            Hayat ciddiye alınacak bir yer değil mi? Çok büyük bir kitle ciddi olduğunu düşünse de mutlu olanlar anı yaşayan insanlar oluyor genelde. Sadece bir gözlemdir bu.

        Bence bir durum ki, o da şudur; biz neler yapabileceğimizi kendi içimizde görüyoruz geceleri bunun tasarımlarını yapıp gündüzün gerçekliği ile her ne kadar üstünü örtsek de kendi iç dinamizmimize sahibiz. Sadece burada o an, o gün o kararı verip uygulamak kalıyor. İşte bunu yapmalıyız gibi geliyor bana. Tüm yapmak istediklerimizi sırf bizi mutlu edecek diye, sırf bu dünyada yeni bir şey üretmek adına ama kendini mutlu etmek adına yapılacak, o gecenin getirdiği muhteşem fikirler.

        Elbette, elbette size katılıyorum. Cesaret önemli bir etkendir. Ne zaman korkmadık ki gerçeklerden. Zorluklar ne zaman bıraktı ki yakamızı. Tam da bu nokta da her zaman karşımızda duran bu duvarın yıkılması üzerine değil mi sohbetlerimiz, istediklerimiz.

            Şimdi bence şöyle yapmalı. Alıp karşımıza şu tahammülsüz yaşamımızı oturtmalıyız. Tek tek kararlaştırmalıyız. Olanları ve olacakları. Sırf karar vermenin önemi için yapmalıyız bunu ve etken olabilmek için hayat içerisinde. Yoksa kim tutar çetelemizi hayattan başka savurucu bir etken olmasa.

             O savurucu etken biziz. İstediklerimiz. Peşinde koştuklarımız. Özlediklerimiz. Tüm bunları koyun cebinize sırayla hepsini doldurun. Başlayın yürümeye tek tek planlı bir şekilde atında sahil kenarına bir pınarın aktığını göreceksiniz. Suya girdiğiniz anda.

İşte o zaman çeteleyi hayat değil siz tutacaksınız…

          Tüm bunları diyorum da hayat mı yönlendiriyor beni, ben mi onu işte bunu bilmiyorum. Ne olursa olsun ama siz doldurun taşları ceplerinize.


KEREM ÇİÇEK









Yorumlar