Deniz mi, sular mı, sular üstünde ışıklar mı?
Bilmem, insanı bir hüzün kaplıyor.
Üzülmek için toplanan bir hüzün değil bu. Tıpkı ayın doğuşunda
yakaladığımız sevinci elde tutamamanın hüznü. Birinin ışıklar içinde kalıp
denizin sonsuzluğuna daldığı noktada telefonun çalma hüznü. Kaç kere yakalayabilir
insan böyle bir hissi, kaç kere tadabilir güzellikle hüznün birlikteliğini, tüm
gece soruldu bu sorular, yanıt yok. Aynı ritimde çalan şarkının hatıraları çok;
lakin beyin başka yerde görüyor kendini. Kaçıncı kavga bu? Kaçıncı serzeniş
hayata karşı bilemem.
Arkadaşlar, denizin sıfır noktasına
inişi ile dünyanın şekli benzerdir. Bunu artık öğrenin diyorum. Bir havai fişek
patlıyor, alıyor düşüncelerini arkadaşların. Herkes izlemeye dalıyor o mutlu
anı. Mantıkla güzelliğin anlayışları farklı elbette, bunu anlatmıyorum
arkadaşlara… Bugün fotoğraf çekildi biri, yüzü aynı bir madenci gibi nedense
arkasında bir sahil. Durup dururken sordum kendime kaç madenci görüyordur
denizi, sonra birden çıkıverdi ağzımdan;
Dip mi, toprak mı, toprağın üstündeki karanlık mı?
Sürekli kendime sorular sorup planlar
yapıyorum, arkadaşlara açıklıyorum planları, hemen değişiyor tavırları. Örneğin
kart şifresini istiyorum babamdan; “Kimseyle paylaşmayın diyorlar.” diyor. Bir
acayip geliyor bana, gülüyorum. Sürekli kulağımda sızlanan bir telefon, anlatıp
duruyor yaşadıklarını ancak çözüm noktası kendisinde farkında değil. Söylüyorum bunu ona; “Geçip aynanın karşısına
suretime bakıyorum.” Diyor. Biçimsel bir yargı değil ki bu! Aniden çıkıverdi ağzımdan;
Kelime mi, cümle mi, cümlenin içindeki yargı mı?
Her şeyi yerinde başlatıp bitirmek
üstüne uğraş veriyorum. Planların hepsini bir noktada başlatıp o noktayı terk
etmek ne kadar mantıklı hiçbir fikrim yok. O noktadan ilk çıkışta her şeyiniz
orda kalmaz mı başlangıç o ise. Bir filmde görmüştüm, adamın söyledikleri başka
dildeydi anlamadım da altyazıda şöyle yazıyordu; “Her şeyin başladığı yer,
bittiği yerdir.” Şimdi ben başlangıca mı döneceğim bıraktıklarımı almak için
yoksa sadece kafamdakiler mi bitirecek yeni bir başlangıcı, yeni bitişe
hazırlanmak için! Aniden kaçıverdi ağzımdan yine;
Başlangıç mı, bitiş mi, ikisinin arasında kalan nokta mı?
Düşünmeye başladım inatla, bir serseri
gibi bulmaya çalıştım her şeyin altında yatan ana nedeni. Biliyordum tam olarak
orada duruyordu. Kazıdım, ona ulaşmak için toprağı bir madenci gibi kazıdım
ancak dibe vardığımda her yer sularla doluydu. Suların içinden çıkıp denizi
gördüm. Denizin üstü ışıklar içinde parlarken ben belirsiz bir şekilde toprağa
doğru yürüdüm, toprağın üstündeki karanlığa. Sürekli aynı kelimeleri söyledim
yürürken. Bir cümle bile olamıyordum ki karanlık içinde. Geriye dönüp
baktığımda başladığım yeri gördüm. Güldüm kendi kendime önüme dönüp yürümeye
kalktım da yol bitmişti. Her şey başlangıçla bitiş arasındaki noktada da
kalmıştı. Bir an tüm bu düşünme
işleminden uyanıp kendimi fark ettim. Birden çıkıverdi ağzımdan;
Deniz, toprak, cümle, nokta… Unutmadan yazdım bir kenara…
KEREM ÇİÇEK
Yorumlar
Yorum Gönder