HAMUR ADAM






              Uzun süren bir yolculuktan sonra yetişmiştim. Tam da olmak istediğim yerdeyim, dedim kendi kendime. Etrafı süzdüm, antenlerim yerimi onayladı. Karınca değildim, biliyorum ağırlığımın iki katından fazlasını taşıdım ama. Bu yüzden geldim ya bu yere.

“ Hep kaçar mısın böyle?” dedi bir ses.

            İrkilmedim. Herkes gelir, böyle güzel yerlere. Hem ben kafa dinlemek için buradayım. Başka dertlerim yok. Kaçmak, yanlış tanımlanan bir demode bir kavram oldu bence. Sürekli farklı şeyler yapmak; kaçmak ile tanımlandı. Ben buna katılmıyorum.

“ Hayatta kaçmak için bir sebep yok diyorsun öyle mi?” dedi aynı ses.

             Hayat, bizden doğru gelişir. Kaçacak şeyler yapıyor olsaydım buralara gelmezdim. Yaptığım şeyleri değiştirirdim. Bu çok basit ve anlaşılır. Ben bir karınca değilim ki doğal kodlarımla her gün eve yemek taşıyayım. Oturur, düşünür insan. Kararını verir. istediği hamurla oynar. Kendi heykelini yapar. Hamur ya sonra da değiştirir heykeli. Hayatı değişir.  Ne kadar zor olabilir ki!

“ Sancılı bir rüyada mısın yoksa ölmeyeceğini mi düşünüyorsun?” dedi aynı ses.

             Rüya filan değil bu sancılı da değilim. Herkes öleceğini bilir. Tersi bir düşüncem de yok her ne kadar korksam da. Sadece doğduğumdan beri hep bir hamurdu hayatım. Çocukken hamurları demir bir leğende gördüm. Oyunum bitmeden hepsi ekmek oldu.  Renkli oyuncak halini çok geç gördüm. Onu alıp oynamadım. Hamur bendim artık. Sevdikçe, istedikçe kendimle oynadım.   Kendime şekil verdikçe değiştim. Evet, ben şekil değiştiren hamurdan bir heykelim.

“ Sen büyümeyi hiç bilmeyen ciddiyetsizsin!” dedi aynı ses.

            Ne yapalım, herkes gibi bu da hepinizin fikri. Benim değil. Hamura beyin yerleştiremezsin. Yerleştirsen de benim gibi olur işte. Hiç büyümez. Hamurdan bir adam ciddi de gözükmez. Hele bir de renkliyse gülüp geçmekten kendini almaz kimse. Doğru diyorsun yani. Ben büyümeyi bilmeyen bir ciddiyetsizim.

“ Açıklamalar yapmakla bir şey çözemezsin dikkat et!” dedi aynı ses.

            Sorulan her sorunun bir değer var bence. Bazıları seni geliştirir. Bazıları da soru soranın aklını ölçmeye yeltenir. Gördüğün gibi hamurdan bir beynin bu kadardır ederi. Tabi sen aklına güveniyorsan gösterebilirsin bana her şeyi. Ne de olsa akıllı olan sensin. Ciddiyetsiz ve gülünç bir hamur değil.

“ İyi güneş altında çok kalma hamur adam, kızarırsın!” dedi aynı ses, gülerek.

             Bir gezmeye geldik burnumuzdan getirdin. Seni de yarın iş yerinde göreceğiz. Sen de çok çalışma da beynin erimesin.


KEREM ÇİÇEK

Yorumlar