MUHSİN...







Muhsin, geçmişin kendisidir.

      Bir insan bedeninde yaşanan tüm acıdır Muhsin. Hani birileri sıyrılıp kalkarken yaralarından, acılarından yeniden yaratır ya kendini,  Muhsin yapamaz bunu. Muhsin dünyanın tüm acılarını beyninde taşır. Gülümsemez hiç. Hep ayaklarının biraz ötesine dalmıştır. Ayırmaz gözlerini oradan. Sanki oradadır tüm yaşantısı. Oraya bakıp giderken ayak uçlarını ve burnunun ucunu görerek dalar. Yaşadıkları, soluduğu nefes attığı adım arasında gidip gelir. Şöyle gökyüzüne bakıp gülümsemeyi akıl edecek kadar mutluluk olamamıştır hayatında. Belki çocukken yapmıştır bunu. Ama nedense kimse net bir şekilde hatırlamaz çocukluğunu…

Muhsin pasaklıdır.

      Tıpkı kafatası gibi pasaklıdır tüm bedeni…  Pasaklığı korkusundadır. Misal yıkamaz kendini, eriyeceğini düşünerek. Su bedenine dokunsa hayvan tarafından yenmiş gibi acı duyar içinde.  Yara beredir her yeri. Yaralarını kapatma gereği duymaz. Hemen yaralanacağını bildiğinden…

Muhsin, rüzgârdan gelenleri kendi vadisinde taşır hep.

      Gelen giden ona döker içini; kimse dinlemez. Muhsin de konuşmayı zaten sevmez. Etrafı çok kalabalık olur bazen… Şarkılar çalınır… Cümbüş eğlence… Bir erkekle kadının dokunuşlarına rastlar… Kalabalıklar varken de hiç konuşmaz, dinler hep. Kimsenin olmadığı zamanlarda bir kaç kediyle sohbet eder. Az konuşur; ama içinden…

Muhsin, çocukluğunun ürünüdür.

     Çocukken yaşadıklarının haddi hesabı yoktur. Tüm yaşadıklarının meyvesidir onu Muhsin yapan. Çıkamamıştır gergin dünyasından. Başaramamıştır yeni biri olmayı. Mücadele edememiştir yüzleşmekle. Bir sabah kalkıp ta gülmeyi düşünmemiştir.

Muhsin, iki yolun ucundadır.   
                                                                                         
      Bir gün oturmuştum karşısına. Farkındaydı orda olduğumun. Yine bakarak ayakuçlarının önüne kendi kendine konuştu. O zaman işittim bu sözlerini;

“ Ya terk edeceğim bu hayatı ya da yaratacağım kendimi yeniden, yeniden ve yeniden… “

      Bu lafından sonra ne yaptığını bilirim… Yanındaydım hep. Tek bir problemi kalmıştı. Ara sıra ortaya çıkıp her şeyi karıştırmak…



KEREM ÇİÇEK








Yorumlar